Recap #67
Prada, W Magazine, Hollywood Reporter, Carolyn Bessette-Kennedy... Bu hafta konuşmak istediğim 7 şey!
Yavaş ve chill ilerleyen haftaya inat EFSANE BANGER BİR RAVE’le başlayalım… Son günlerde en çok;
dinledim. Nicole Kidman’ın “gece kulüplerini tercih etmiyorum ama rave’e aslı hayır diyemem” derken neye referans verdiğini yeni anladım ve kalbimin derinliklerinde bunu hissettim. Mini festival 11! kapsamında, normalde 24 Ocak’ta vizyona girecek, Babygirl’ü izledim. Ödül sezonunun sonuna doğru yılın en iyilerini sıralarken muhtemelen ilk 10da olmayacak, ya da olsa bile tepelerde pek oturamayacak ama Letterboxd’da dört yıldızı yapıştırdım. Something missing bir havası var. ilginç hikayesi olan ama derine inmeden yüzeysel kalan sizi sadece eğlendiren bir film gibi. Not so spoiler, belki finalini beğenmeme sebebim ya da başta video klipvari akan kesik kesik intro sahnelerinden dolayı da olabilir. Mükemmel karakterler ve mükemmel müzik seçimi ve mükemmel oyunculuk ama yer yer sarkan, cevabı verilmeyen şeyler de vardı…
Kısa Kısa
Birkin, Bushwick Birkin, Meta Birkin derken sırada 2025’in ilk it bag’i Walmart Birkin var. Çakma/dupe trendi bu yıl da kaldığı yerden devam edecek demek.
Golden Globes bu gece. Törenle sadece oscar sezonu resmi olarak şekillenmeye başlayacağı için kısmen ilgileniyorum. Esas mesele göreceğimiz custom Loewe, Vuitton ve Dior’lar gibi. Marka elçileri bizi şaşırtın. - Hollywood Foreign Press’in rüşvetle dağıttığı ödüllerin peşinde değiliz yoksa…
Rachel Tashjian, Opulent Tips’ini bu hafta Washington Post’taki köşesine taşımış gibi. 25 ADIMLA STİLİNİZİ NASIL UPDATE EDEBİLİRSİNİZ? Maddelerden biri daha fazla dergi okuyun. Hail queen!
İnternet her hafta âşık olacak yeni bir erkek buluyor. Bu sefer o şanslı kişi Men’s Health çekimi sebebiyle Tom Holland oldu…
Onu seven, bunu da sevdi. Another Magazine, Babygirl sebebiyle corporate erotic thriller’ları sıralamış.
1- W Magazine Hollywood Portfolio
Diğer tüm yayınların Hollywood sayılarının aksine W’nunkini hep daha çok merak etme sebebim context’in sadece seçilen celeb’lerle sınırlı kalmaması. Fotoğrafçı kim? David Sims ve steril portreleri mi? Tim Walker ve shapeshifter harikalar diyarı hikayeleri mi? Ya da ünlüleri en gerçek, saçma ve vulnerable gösteren Juergen Teller mi? Sonuncusunun artısı Twitter’da günler süren lakırdılar. Herkesin bir anda fotoğrafçı ya da zevk sahibi personalara dönüşerek ortaya çıkan işleri eleştirme discourse’u.
Zaten yıl boyunca over-produced steril gişe filmi tadındaki celeb portrelerini gördüğümüz için Juergen’in yaklaşımını hep daha çok tercih ediyordum. W’nun bu yılkı seçimi fotoğrafçılığa ya da dergciliğe hiçbir şey getirmeyen aksine boomer’laşmış bir yaklaşımla her biri mega watt enerjideki yıldızı çeken Mert & Marcus… İkili ve estetik dünyaları 2016 yılında kalmalıydı. Fotoğrafların birçoğu sadece özneler yüzünden ilginç. - That’s all! Ne yazık ki koltuk sevdası her sektörde devam ediyor ve bir gün kendini yenileyemeyen bir boomer’a dönüşme düşüncesi beni çok geriyor.
Bu yıl 16 farklı kapak var.
Zendaya ve Nicole Kidman’ınki en en favorilerim. Angelina Jolie, Demi Moore da (İlk ikisi bir numaradaysa bunlar iki)… Onları Tilda Swinton (mürebbiye vibezz) ve Adrien Brody takip ediyor. Gelelim diğer uca. En kötü kapak bence Cynthia Erivo’ya ait. Zoe Saldana ve Mia Goth için de favorim diyemeyeceğim ama kötünün iyisiler bence. Kingsley Ben-Adir’i listede gördüğüme şaşırdım. (Ve bunun da ötesinde Andrew Garfield, Pamela Anderson ve Harris Dickinson’ın olduğu bir listede kapağa onlar yerine seçilmesine de şaşırdım.) Neyse, büyük fanı değilim ama severim, bu yıl önemli bir şeyde oynadığını bilmiyordum sanırım. Saoirse, Colman ve Daniel kapakları da biraz mediocre - ya da şiddeti vasatın üstünde, onları hemen Paul Mescal bir tık yukarıdan takip ediyor. Zendaya, Nicole ve Angelina bence bugüne kadarki en iyi kapaklarına kavuştular.


Şimdi bu kapaklar Türkiye’de üretilmiş olsalardı kesin Koleksiyon mobilya falan sandalye, koltuk sponsoru olurdu. Yani dergi künyesindeki aklı evvel bir projeci bunu kesin hayal ederdi. En son geçen sefer yılın kapaklarını seçerken -sandalye üzerinde oturanlar diye bir bölüm yapmıştım - bu listede en iyi koltukları falan seçicek olsak tabii ki Kingsley’ninkini seçerdim. Zoe’nin arkasındaki şezlong da en klasiği tabii ki. Tam old shcool Hollywood. Saint Laurent ss 25 koleksiyonu için de çirkin demem. Ama kasımdaki LACMA galada Chloe Sevigny sonrasında aynı çirkin seriden bir kıyafetin bu kapakta olmasını hoş karşılamadığımı söyleyeyim.
2- Yeni Prada kampanyası
Steven Meisel, en son Sonbahar/Kış 2016 kampanyasını fotoğraflamıştı Prada’nın, dönemin ve tüm zamanların en iyi süpermodelleriyle Stella Tennant’ından tutun da Milla Jovovich’e kadar. Arada Candy serisi, 2020’de de Holiday kampanyası için Prada tarafından commission edildi. Ama konu sezon koleksiyonunu fotoğraflamaksa neredeyse 10 yıl sonra adeta bir homecoming.
Prada bu kez tek bir isimle, marka elçisi/dostu Carey Mulligan’la anlatıyor hikayesini. Acts Like Prada başlığı altında her defasında kendini yenileyen bir karakter izliyoruz. Bireysellik ve çok yönlü kimlik arasında gidip gelen bir rol, Sonbahar/Kış 2021’deki Feels like Prada’yla da direkt referans halinde.
Bütün koleksiyonu tek bir kişi üzerinde, farklı karakterlerle görmek defiledeki etkisinden çok daha büyük. Esasında şov notlarında bence Prada ağır sıçmıştı çünkü, konuyu birçok yere çekebilecekken Instagram ve algoritmalara indirgemişlerdi…
Koleksiyona geri dönükçe benim aklıma sadece Cindy Sherman geliyordu, o yüzden bunun devamında da sanatçıyla bir şeyler yapmalarını çok isterdim. Farklı karakterler, kompozisyonlar evet ama, kıyafetlerde de Sherman’ın sanatının vermiş olduğu creepy’lik vardı. O açılıştaki çiçekli elbise en başta…
Kampanyada bir model yerine oyuncu görmek yerinde bir seçim bu kez. Hayatları sürekli yeni karakter canlandırmak üzerine kurulu olan bir meslek, her bir kıyafetle yeni bir hikaye anlatan Prada koleksiyonu. Performatif doğanın çarpışması…
3- Actress Roundtable
Birkaç aylık psikolog masrafını birkaç bölüm THR roundtable (ama leading ladies olanını) seyrederek çözebilirmişsiniz gibi geliyor.
Şimdi bu insanlar oyuncular ve gerçekten ne kadarlarını/ gerçeklerin ne kadarını ortaya koyduklarını kestiremiyorsunuz, ama dünyanın en popüler isimlerinin bile savunmasız ya da kendilerini rahat hissedemedikleri yerlerde bulunmak zorunda ve onunla başa çıkmaya öğrenmek durumunda kalmaları, stars just like us. Tilda Swinton bile kendi sesini duymaya tahammül edemiyorsa röportajın ses kaydını çözerken kendi sesime katlanamamam normal olabilir. Zendaya oynadığı karakter üzerinden kendini mükemmeliyetçilik yolunda eleştirmiyorsa, benim de buradan öğrenecek bir şeylerim olabilir.
Zendaya mesela çok güzel bir şey söylüyor, oynarken çok da self conscious olmadığını ama tam da insanların onu izleyeceğini anladığı press trip başladığı anda duygduğu gerginlikten bahsediyor. Girl same, yazı yazarken problem yok, ama dergi baskıya gittikten sonra ya da bu newsletter’da send tuşuna bastıktan sonra her şey yalan ya da yanlışmış gibi hissediyorum.
Angelina Jolie de olsanız biri size negatif bir şey söylediğinde bütün hayatınızı o kişi olmadığınıza/olamayacağınıza indirgeyebiliyorsunuz.
Tilda Swinton’tan - art of letting go üzerine konuşma dinlemek de priceless. It is what it is, move on. Tabii tüm bunları dinlemesi kolay ya da içine emmek de, ama tam o sırada hayatta cebelleşirken…
Ve final yine Swinton’dan… esasında Swinton’un bu kadar geveze ve akranları arasında inanılmaz eğlenebilecek biri olduğunu düşünmüyordum… neyse son Swinton quote’u..
WE ARE ALL SHY!
4- Bu hafta internette karşıma çıkan birkaç güzel dergi içeriği
Another Man China’nın yeni sayısının teması Winter Sports… Mario Wang efsane bir portfolyo yapmış… Özellikle aşağıdaki kapağın oil on canvas mood’una bayıldımç
GQ Korea’dan zamanın ruhunu özetleyen “Nowness”. En çok da bu çekimin layout tasarımına bayıldım.
Eski yılın son/ yeni yılın ilk New Yorker kapağı (yıl sonu listemi kapatırken çok şeyi geride bıraktığıma üzüldüm ama en çok da birkaç new yorker kapağına yer vermeye unuttuğum için epey mutsuzum…)
Vogue Germay kapağı - ss25 koleksiyonlarının arkasındaki ev teması devam ediyordu…
Geçen haftadan Julianne Moore ve bu haftadan Camille Cottin m kapağı. 2024’ü kapatmak ve 2025’i açmak için daha mükemmel seçimi olan? Üstelik ikisinin de fena derece chill ve laid back vibe’ı… Kalp kalp..
Yılın ilk Vogue Taiwan kapakları hits hard, her defasında! Zhong Lin portfolyosu tüm zamanların en iyilerinden, Kristen McMenamy, Steven Meisel ve Vogue Italia çekimini hatırlatsa da efsane güzel. Bir durup, “ne oluyor ya burda” diyorsunuz…
Vogue Singapur’da da en çok grafiğe bayıldım sanırım. Bu arada Stephanie Hsu’nun dizisi Laid’i izleyen var mı? (Zosia Mamet de kadroda, listemde tepede.)
En başta bahsettim ama W’nun kapağa almadığı isimler dışında efsane uzun bir oyuncu listesiyle hazırladığı portfolyonun devamında yok yok. Neredeyse Hollywood’da bu yıl çalışan herkes var yine. Ama The New York Times’daki portresinden Vogue Brezilya’nın kapağına kadar her tarafta karakteristik olmayı başaran Fernanda Torres’in oyunculuğunu ve filmini de sırf bu çekimler nedeniyle inanılmaz merak ediyorum. Çünkü her oyuncu fotojenik değil ve her oyuncu güzel fotoğraflanamıyor. Ve güzel kıyafetlerle güzel fotoğraflanabilen -kadın- oyunculara tapıyorum. Yalitza Aparicio seni de çok özledim!!!!
5- Ins and Outs 2025
Instagram’ın zaman zaman değişen kendi estetik dünyasının olma fikri - lowkey- çok hoşuma gidiyor. Hani sadece şeyden bahsetmiyorum, bir ara bulut ya da kahve paylaşmak gibi değil de… 2013-16 gibi böyle dart oynar gibi direkt karşıdan çekmek modaydı… Bayık bakışlı selfie’ler görüyorduk, resting bitch face… Bugünlerde her şey gri ve karanlık. Brightness kısılmış, hayattan canlılığı almış ve tüm neşesi kaçmış bir depresiflik var… günlerdir google’da bunun sebebini arıyordum bir de Instagram estetiğinin yıllar içinde nasıl değiştiğini/ şekillendiğini hangi trendlerden evrildiğini ya da life imitates art gibi, hayatı nasıl değiştirdiği… pek bir şey bulamadım ama bugünlerde sosyal medya gibi google bile boş algoritmayla çalışıyor ve aradığınızı vermiyor, belki de biraz dostum chat gpt ile konuşmam lazım. diyeceğim o ki herhangi bir fikriniz varsa ya da bu konularda bir şeyler okuduysanız Insta dm’ye ya da aşağıya yorumlara bekleniyorsunuz. In’ler ne bilmem ama out olmasını istediklerimi de sıraladım…
6- Kennedy-laneti
Yok o Kennedy’lere girmeyeceğim ama Instagram’da Cabmate başta olmak üzere birçok “street” style hesabının yarın yokmuşçasın paylaşttıkları Carolyn Bessette-Kennedy’nin neden bu kadar ikonik olarak adlandırıldığının arkasındaki sırrı merak ediyorum. Tam bu konuyu düşünürken Fashion People podcast’inde Lauren Sherman’ın bu haftaki konuğunun Carolyn üzerine kitap yazan Sunita Kumar Nair olduğunu gördüm. Konu üzerinde dursalar da podcast de kesin bir cevap vermiyor, ama fotoğrafların background’unda always inspiring ve her zaman öykünülen 90’lar New York’unun olması da bir parça cevap olabilir. Stilinin her zaman gerçek olması da. Neyse kitabı merak eden varsa İstanbul’a bile gelmiş, Akaretler Minoa’da vardı hatta.
Geçenlerde bir de şöyle bir şey olmuştu:
Three of Carolyn Bessette Kennedy’s garments sold at Sotheby’s this week for a whopping $177,600, more than double the $50,000-to-$70,000 combined estimates. The pieces, part of the auction house’s annual Fashion Icons sale, were a single-breasted black Prada coat, from the mid-1990s, which was estimated at $15,000 to $20,000 but sold for $78,000 after receiving 17 bids; a vintage leopard-print fur coat, which went for $33,600, slightly above the $20,000 to $30,000 estimate; and a black wool jacket by the Japanese master Yohji Yamamoto, which sold for $66,000, more than three times its high estimate of $20,000.
7- Kitaplar
Her sene kendime 30 kitap hedefi koysam da bir türlü oraya varamıyorum, 2024’te geçen senelere oranla çok daha az okuduğumu düşünüp son zamanlarda kendimi hırpalasam da fena değilmişim, hatta yılın sonunda biraz yavaşlamasam geçen yıllarla tie edebilirmişim. 2024’te her zamankinden daha fazla non-ficition okudum ama dergicilik üzerine merak ettiğim biyografilere zaman ayırabildiğim için de mutluyum. Şurada da listemi paylaşayım hatta.
Haftanın fotoğrafı
Alcaraz, Insta dump’larda neden her zaman sona kadar kaydırmanız gerektiğini özetleyen bir kareyle 2024’ü wrap’ledi, biz de 2025’i onunla karşılayalım.
Teşekkürler gelecek hafta görüşmek üzere!