Recap #42
Couture, Paul Mescal, Andrew Scott, Chloë Sevigny, Nicole Kidman, Oscar'ın gerçek snub'ları
Bu recap mail kutunuz için fazla uzun. Direkt link’ten okuyabilirsiniz.
Başlamadan önce… Bu hafta en çok
dinledim. Zaman zaman bir parçayı güzel olarak tanımlama sebebim değişiyor. Hani neye göre, kime göre? Bir süredir kıstasım, ben bu şarkıyla sabahlara kadar cin tonik içerek dans edebilir miyim sorusuna vereceğim cevap. Bu mood’a her şarkı uymuyor, and that’s totally fine ve sırf cin tonikle dans edemeyeceğiniz için şarkının değerinden de bir şey eksilmiyor bknz sadece bir, iki günde ON REPEAT playlist’inin zirvesine çıkarak, Ancora’yı üç ay sonra yerinden eden Syntynyt suruun ja puettu pettymyksin gibi. Gerçi, ne yazık ki saltanatı çok uzun sürmeyecek ve Jamie xx’in onu yerinden etmesi an meselesi… Ağlamayı (ki şarkı ağlatmıyor da) dans etmeye tabii ki tercih edeceğiz. Her ne kadar seçilmiş melankolikliği sevsek de… NELER DİYORUM BEN!
Önce bir HAYIR ANLAMIYORSUNUZ, BUNLAR HAFTANIN EN ÖNEMLİ OLAYLARIYDI listemi paylaşayım, sonra da biraz couture konuşup bu haftayı sonlandırırz!!!! DERSİ ERKEN BİTİREN HOCA
CHLOE SEVIGNY’NİN VOGUE PARİS KAPAĞI TÜM ZAMANLARIN EN İYİ VOGUE PARİS KAPAKLARINDAN DEĞİL Mİ? ÜSTELİK DERGİNİN 20 YILINA CARINE VE EMMANUELLE HÜKÜM SÜRMÜŞKEN…. CHLOE DÜNYANIN BİR NUMARALI BAD GIRL, IT GIRL’ÜYKEN NASIL KAPAĞI OLMAZ İNSAN DELİRİYOR. ARKADAŞLAR HER ŞEY PARA DEĞİL!!!!! MODA DERGİSİ OLARAK “STİL İKONLARINI” (neyim ben türkiye’den moda dergisine yazı yazan editör mü?) DA KAPAK YAPMACAYAKSANIZ NEDEN DERGİ YAPIYORSUNUZZZZZZ
Oscar’lar açıklandı da, Ocak ayı o kadar uzun sürdü ki, nerdeyse ya o bu hafta mıydı diye kontrol etme ihtiyacı hissettim. 48 saat boyunca internetin şalterlerini kapatıp gidesim geldi mesela. EFENDİM MARGOT ROBBIE’NIN SNUB EDİLİP RYAN GOSLING’İN ADAY OLMASI tam da filmdeki feminizmin yanımsasıymış. Ya da feminizme uymuyormuş. (Herkesin Barbie feminizmi farklı tabii.) Ya da white feminizim. YA DA TAM DA FİLMİ ÖZETLİYORMUŞ İŞTE. YA DA FİLME TERSMİŞ! CHILLLLLLLLLLL!!!!!! Buradaki en eğlenceli şey -YİNE DE- yani herkes filmin anlamını farklı okumuş.
Nicole Kidman’ın VOGUE AVUSTRALYA KAPAĞI!!!!!!! BU KAPAK ANNE HATHAWAY’İN geçen yıl Valentino partisinde voulez vous coucher avec moi’yla saçlarını ağzına ala ala dans etmesiyle aynı vibe’da. Ayrıca Nicole Kidman’ın, The Idol’daki gibi Troye Sivanlike imaj maker’ı olduğunu düşünüyorum. Kidman kapakları genelde CLASS ACT!
Nicole Kidman dizisi EXPATS şimdi yayında.
Feud, Capote’nin swan’larının premier’i yapıldı. CHLOE SEVIGNY VE CHRISTOPHER JOHN ROGERS elbisesi, awards season’da eksik kalan dramayı sundu.
Paris Couture
Couture week’e sızan ALAIA defilesi - HBO’NUN ZENDAYA ZENDAYA ZENDAYA DİYE BİR TVİTİ VARDI HATIRLAR MISINIZ?????? BUNU GÜNCELLEMEK İSTİYORUM. ALAIA ALAIA ALAIA ALAIA - 2000’LERDE INTERNATIONAL PARTY GIRLLER İÇİN TASARLANMIŞ BİR KOLEKSİYON!! ÇILDIIRRRRR!!!!!!!!! KATE MOSS VE JENNIE (FROM BLACKPINK) MET GALA TUVALETİNDE DISPOSABLE KAMERAYA ÖPÜŞÜRKEN YAKALANMALI BİR MOOOD!!!!!!!!! Fonda da yukarıdaki It’s So Good çalmasın mı? Öff! (Kendime yükseldim.)
Greve giden conde nast. Tam grev zamanı Vanity Fair çekiminde olan, ve bu yüzden KARDEŞLERİMLE SOLIDARITY diyen ANNE HATHAWAY!!!!!! Yav zaten üç beş ünlü vardı Hollywood’da benim için pek bir şey ifade etmeyen, İŞTE O LİSTE DE BÖYLE ANLARDA GİTTİKÇE DARALIYOR. MOTHER YA DA COMRADE HATHAWAY!!!!!!!
Şaşırtıcı bir şekilde UK gösterimi yeni yapılan ALL OF US STRANGERS… Bu yüzden internette önümüz arkamız sağımız solumuz PAUL MESCAL VE ANDREW SCOTT!!!! (Ve ayrıca bu queerest year in sinema ve televizyon yılı değil mi?????)
Megan THEE STALLION'IN YENİ VİDEOSU. VERY MUCH, TIM WALKER HOLLYWOOD PORTFOLIO enerjili.
Chantal Akerman filmleri SİNEMATEK’e geliyor. Bugüne kadar yapılmış EN EN EN İYİ FİLMLERDEN BİRİ - TOUTE UNE NUIT de gösterimde. Bu filmden ilhamla hazırlanması gereken moda related çok fazla içerik var AMA YERİ GELMİŞKEN ANLAMADIĞIM BAŞKA BİR ŞEY SORAYIM MOODBOARD’LARDA NEDEN HEP BAŞKA MARKA VE DERGİLERİN İŞİ OLUYOR. BENCE SİNEMA BUNUN İÇİN EFSANE BİR ZEMİN. (Hadi bedavaya consultancy vermiş oldum……….)
Life recently, gelecek hafta pre-dump
Okumak için sabırsızlandığım YERİMDE DURAMADIĞIM HEYECANDAN DELİRDİĞİM BİR SOFIA COPPOLA- NEW YORKER PROFİLİ VAR!!! Link vermiyorum ben de daha başına geçemedim çünkü. Ama isteyen…
ORAL HISTORY OF LOOKING - sinema, tv’nin bu aralar ne kadar queer’leştiğini söylemiştim. GQ’da 10 sene öncesinin dizisi hakkında bir yazı görmek de buna dahil. (Belki de Andrew Haigh sebebiyle.) Oral history demişken, literally ORAL HISTORY! Bütün oyuncularla konuşulmuş. Üstelik yazıda da Haigh’ın çekmiş olduğu fotoğraflar var.
YERİ GELMİŞKEN ŞUNU YAZAYIM HER ŞEY BU KADAR QUEER’KEN DETAIL DERGİSİNİN TAM DA İHTİYACIMIZ OLDUĞU GÜNLERDE ARAMIZDA OLMAMASI… ANNA WINTOUR VALLA YATACAK YERİN YOKK! YOK!!!!!!!!!!
Andrew Haigh (director and Looking executive producer): They contacted me out of the blue. I was living in Norwich, which is a small town in the U.K., at the time. HBO contacted me and said, “Would you be interested in reading this pilot?” I'd only made Weekend, which was a tiny, tiny thing. Then suddenly I was on a fancy plane going to L.A. You know what I mean? It was fantastic.
Biliyorum biraz çekilmez bir kız ama EMMA WATSON kokteyl hazırlıyor.
Paul Mescal’le tavukçuda date’teyiz. NEDİR BU K-DRAMA MI? (Espiriyi sadece kdrama izleyenler anlayabilir.)
Sydney Sweeney de “BU İÇERİK ERKEKLER İÇİN DİYEREK şu acı sos programına katılmış.
Ben bu hafta bir şey yaptım ve ALL OUF US STRANGERS’ı izledim. Film hakkında yönlendirme ya da çok spoiler yapmak istemiyorum ama. Weekend, 45 Years ve şimdi bunu düşününce EN İYİ ŞARKILARI ANDREW HAIGH SEÇİYOR. TASTE!!!!!!! 20’lerimin başında Weekend’i izlerken ne hissetimse, 30’larımın ortasına doğru giderken bu film konusunda da benzer şeyler hissettim. NO IM NOT GOING TO ELABORATE ON THİS. burası bunun için fazla kalabalık. ANDREW HAIGH’ın sanki bir zamanlar sadece Julianne Moore için reserved olan bir karaktere CLAIRE FOY’u seçmesi. HE IS SO MOTHER FOR THIS!!!! Bir de filmi Weekend’in devam filmi gibi izledim. THAT HITS HARD!!!
Fellow Travelers’ı bitirdim ve dizide meselenin Allison Williams’la hiçbir alakası yok. Ama gelin görün ki, tam bir SUPPORTING CAST olarak scene stealer olmasını çok iyi biliyor. Gelecek sezon törenlerde, Emmy’de ödül onun olmazsa OLMAZ!!! Genç bir kızken de çok güzek, sırtını kavisleştirerek 70’lerde Amerika’da orta-üst sınıf bir LADY gibi hareket ettiğinde de. SHE IS A- MAZINGGGGGGGGG!!!!! Karakteri taşrada (i mean washington dc) yaşamasaydı, Capote swanlarından biri olabilirdi. DID I LIE?
bu hafta IN THE MOOD FOR LOVE’ı sanırım bir 10 yıl sonra yeniden izledim. Arada to have a grip on things, bence böyle farklı decade’lerde böyle filmleri revisit etmek çok değerli olabiliyor. Tabii günlük internet akışında maruz bırakıldığımız IMFL content’ini düşününce süprizi kaçmış gibi oluyor, ama olmuyor da.
Disney’deki Cristobal Balenciaga’ya başladım. Pek tabii tasarımcıların ya da editörlerin hayatlarının dizilere aktarılmasına bayılıyorum. Ama birçok sefer yani aksi az, sonuç beni hüsrana uğratıyor. Çünkü genelde eski imajların birebir kopyasını replicate etmekten ileri gidemiyorlar. Sanırım bu yüzden hala tek sevdiğim film, Kİ BENCE DÜNYANIN EN İYİ AÇILIŞ SAHNELERİNDEN BİRİ VE ANNA MOUGLALIS THE WOMAN YOU ARE - Coco Chanel & Igor Stravinsky
bunu ben artık ara ara koleksiyon review'lerken meme niyetine kullanırım Balenciaga’yı izlerken şunu düşündüm mesela, Netflix ilk yıllarında dünyaya açılırken her ülkenin kendi prodüksiyonlarını yapmalarını sağlarken belirli janr pattern’larının üzerinden ilerliyordu. Türkiye’de olsa bu isim kim olurdu mesela? Aklıma bir, iki isim gelse de karikatürize oldukları için hemen göz devirdim. AMA KEŞKE VALENTINO NACİ’NİN BİR SPIN OFF’U OLSA FENA OLMAZ MIYDI? Nursace’nin ya da OSMANBEY’İN ARKA SOKAKLARINDAKİ MARKALARIN DOĞUM HİKAYELERİNİ, İSİM BABALARININ BELGESELİNİ İZLEMEK İSTEMEZ MİYDİK? ME AND WHOOOO??? KİM BANA PRODUCE ETTİRİYOR BUNU!
Neyse diziye geri dönecek olursak, bu kadar geniş zaman dilimine yayılmış hikayelerden pek hoşlanmıyırum sanırım, spesifik olarak bir döneme ya da bir olaya odaklanmaları ilgimi daha çok çekiyor. Aslında who im a kidding? İlgi çekmek değil de bu haliyle belgesel gibi, vibes are off! Neyse henüz sadece iki bölüm izledim.
En son okuduğum iki kitap
Taipei ve Tao Lin - Millenial Mambo’yla, Requiem for A Dream’in karışımı gibi bir şey. GIRLS ama hetero erkekler için gibi de düşünebilirsiniz. Bu kitap film olsaymış, ki olmuş, ama izlemedim. WHOLE FOODS VE APPLE tarafından bolca ürün yerleştirmelidir diye düşünüyorum, ya da öyle bir şey.
Hagop Mıntzuri ve İstanbul Anıları: Benim son birkaç senedir eski İstanbuk anılarını okuma isteğim ŞAKA MI? Yürümek ve çeşitleri,,,, Paul mescal gibi romantik olduğunuz için yürümeyi seçebilirsiniz, Jane Austen karakteri gibi yürümeyi seçebilirsiniz. YA DA ZORUNLULUKTAN ayakkabı tabanı eriyene kadar…. DRAMA!! Neyse bu kitap üstüne de şaka yapmayacağım yanii…
Bir kez daha hatırlatayım. Bu hafta EXPATS ve FEUD izliyoruz….
ÖĞRETMENLER ODASI 2 Şubat’ta vizyonda. Oscar’a aday.
Bundan bahsedip bahsetmediğimi pek hatırlamıyorum ama Galerist’teki Yusuf Sevinçli sergisini görmenizi çok isterim.
2 Şubat’ta da Pilot’ta KARANLIKTA BULUŞMAK sergisi açılıyor.
KİM GERÇEKTEN ROBBEDDDD??
Bu hafta herkes The Academy’nin büyük oyununu çözmüş gibiydi. Margot’nun zaten güzel olduğu ve Barie’yi oynamak için YARATILDIĞI ve bu yüzden bir tronsformasyona maruz bırakılmadığı için aday olmadığını söyleyen bile vardı… First things first… BARBIE yılın en güzel filmlerinden biriydi… JUST BECAUSE bir şey sizi çok eğlendirdi… bu onun en iyi olduğu anlamına gelmiyor. Swimming Pool benim için sıkılmadan hayatımın geri kalanında her gün izleyebileceğim bir film mesela, ama dünyada bugüne kadar yapılmış en iyi film değil.
Ve awards season math! Maalesef burada olaylar Grammy’lerde olduğu kadar fucked up olmasa da, rolünüzde iyi olmanız yeterli değil. Yapım şirketiniz, dağıtımcınız sizin için ne kadar KAMPANYA YAPTI???
Ayrıca ödül sezonunu biraz yakından takip edenler Greta Gerwig’in aday olamayacağını da kasımdan beri söylüyordu. Margot’nun performansı ve Greta’nın yönetmenliğine kadar o spotu hak eden başka isimler de vardı. Greta Lee gibi, Celine Song gibi… Sofia Coppola gibi ya da Cailee Spaeny… NATALIE PORTMAN’I SEYRETMEDİNİZ Mİ SİZ??????? JULIANNE MOORE’UN PERFORMANSINI GÖRMEDİNİZ Mİ SİZ! PEKİ YA ALL OF US STRANGERS! ANDREW HAIGH VE ANDREW SCOTT ROBBEDDDDD!!!!! İnsanların ödül sezonlarında adayları ve çoğu zaman kazananları fazla ciddiye aldığını düşünüyorum. Tıpkı Selena Gomez, Taylor Swift ve Harry Styles fangirliğini fazla ciddiye aldıkları gibi. Günün sonunda CODA gibi bir filmin Oscar aldığını da size hatırlatırım…
Bir de tabii çirkin olan, aday gösterilen isimleri PİŞMAN ETMEK! Yani bu onların elinde bile değil. America’yı temmuzdan beri hyple’layanlar aday olduğunu öğrendiğinde şok geçirdiler. Lily’i NEDEN KUTLAMIYORUZ? Michelle Yeoh bu konuda NE YAPABİLİR? Neden ona soruyorsunuz? Ryan Gosling’e o açıklamayı yaptırmak…. Herkes Leonardo gibi olsaydı keşke!
Bu hafta couture haftasıydı… naturally, I have some opinions.
Bir kere Dior defilesine gelen Rihanna’nın serving cunt derecesini gördükten sonra şuna karar verdim. Evet evet maria Grazia başımızdaki en iyi tasarımcı olmayabilir, ama defilelerinde kıyafetleri olabildiğinden sıkıcı göstermek için ekstra çaba sarf ediyor. En son ne zaman mesela bir dior dfilesi sonrasında herhangi bir model için OMG SLAYYYY diye internette çığlıkla karşılaştınız, hiçbir zaman! en son ne zaman kırmızı halıda bir Dior’dan ölesiye nefret ettiniz, (quinta’nın kırışık kumaşlı elbisesini saymazsak neredeyse hiç.) ayrıca satışların kötü olmadığını da biliyoruz. belki de world going mediocre. ikinci bir mesele şu ama. Maria Grazia’nın her Dior couture koleksiyonu bir öncekiyle aynı gibi. Yani koca bir 67890 look’luk arşivi sezonlara bölmüş ve 100’er 100’er hiçbir atraksiyonu olmayan showspace’e yolluyormuş gibi. Bir de Dior women’s RTW > Couture.

Maria Grazia’nın en büyük olayı eskinin NEW LOOK’una takılıp sürekli Maison’un arşivlerini revisit etmek. Sürekli bir şeyleri adapte etmeye çalışıyor, ama masaya yeni bir şey koymuyor. Ya da günümüzü düşünerek tasarlamıyor, ya da geleceği. Bu da sanırım bana naftalin kokulu geliyor. Bugüne kadar yaptığı en iyi şey eskrimden ilham almaktı sanırım. Bir de zerre hoşlanmadığım o sloganlı tişörtleri. Ama o bile zamanın ruhuna yön verdi. VERMEDİ Mİ? VERDİ!!! Ve kurguladığı dünyaya başka kadın sanatçıları sürekli dahil etme çabasını seviyorum bir de. Asıl we should all be feminist burada yatıyor sanki. Neyse.
Benzer bir sorun Chanel’de de var. Hayır Chanel’in kötü kıyafetlerini savunmak için sugarcoating’e görerek yok. Ama kıyafetleri ekstra kötü gösteren bir styling’in olduğunu bir kez daha bu defilede fark etmiş olduk. Virginie Viard’a hangi ilham perisi beyaz çorapların STATEMENT PIECE olması gerektiğini önerdiyse …….. Beyaz çorapları saymazsak Virginie’nin en iyi Chanel parçalarını bu koleksiyonda gördük sanki. başladığım noktayla vardığım yer çelişkili gibi gelse de DEĞİL!
Ama neden ve nasıl olduğunu açıklayamacağım ama çok geniş bir çember halinde oluşturulmuş defile alanlarının garip bir charm’ı belki de seksiliği var. neden böyle diyorum ona da emin değilim ama öyle, sanırım geçen sene courreges defilesi de böyleydi.
Bunları içimde tutmadan döktüğüme göre diğerlerine geçebiliriz.
Maison Margiela vs THE WORLD
Şimdi, yani bence, kendinize bir iyilik yapın, bir podcast daha az dinleyin, Mubi’den bir film daha az izleyin, ya da dizinin bu haftaki bölümünü atlayın. Neticede hepiniz 240 dakika boyunca Aile ya da Kızılcık Şerbeti izleyebiliyorsunuz. Evet her şeyi bırakın ve MAISON MARGIELA’NIN 30 DAKİKALIK DEFİLESİNİ İZLEYİN.
Çünkü bu sadece bir defile değil. Kısa film. Tiyatro oyunu, dans gösterisi, Midnight in Paris filminin yeniden çekimi (ki yönetmenin in this case tasarımcısının daha az controversial olduğunu garanti etmiyorum size ama). Alınmaca gücenmece yok, DÖNERSEN ISLIK ÇAL senaryosundaki karakterlerin hepsi bu filmde. Sırf hükümet gibi isminden dolayı MADAM LENA karakterini GWENDOLYNE CHRISTIE’ye veriyorum. Fikret Kuşkan’ın rolünü de YERAY ALLGAYER canlandırsın. BU NASIL BİR VÜCUT, SASSYLİK VE FLÖRT ETME BECERİSİ. Mutlu anlarına nadir şahitlik edebildiğimiz ANNA WINTOR zevkten dört köşe, ama onun yanında oturan BAZ LUHRMAN GERÇEKTEN MUTLULUKTAN UÇMAK ÜZEREYDİ. TÜM MODA ELEŞTİRMENLERİ, BÜTÜN KONUKLAR. TEK BİR NEGATIVE REVİEW’ün olmaması ve Twitter’ın bile tümüyle hemfikir olabilmesi.
Kıyafetler ve defile, moda böyle bir şey mi olmalı sorusunun direkt yanıtı değil. AMA COUTURE BÖYLE Mİ OLMALI SORUSUNUN KESİN VE NET VE TARTIŞMASIZ YANITI.
Bir kere her şeyden önce duygyulara hitap ediyordu. Sergilenen kıyafetlerin pek de önemi yoktu demeyeceğim, çünkü kıyafetler sayesinde bu hikaye kurgulanıyor ama evet bottega’nın koleksiyonları efsane ötesi şık ve güzel. Loewe ve Prada SHUT UP EFSANE GÜZEL. Bunlar en sevdiğiniz insanın daima hayatınızda olması gibi, ama MAISON MARGIELA BİRİNDEN HOŞLANMAK, HOŞLANMAYA BAŞLAMAK GİBİ… NO YOU DONT UNDERSTAND BU ŞOVU İZLERKEN RUSH EDEN DUYGULAR BAŞKA HİÇBİR ŞEYDE YOK!
Bütün duygyları altüst eden tek koleksiyon Margiela değildi elbette.
Moda dünyasını pandemiden önce ve sonra şeklinde ikiye ayıracak olursak, aslında pandeminin direkt etkisini görmesek de, bu açılan yeni dönemin kazananları Loewe (Jonathan Anderson) ve Daniel Roseberry ve Schiaparelli oldu. 2020 yazına kadar mesela önümüz, arkamız, sağımız, solumuz sadece Jacquemus’tü. Yalan yok etkisi hala devam ediyor tabii ki, ama biricik değil. Bu kazanan kısmına biraz da Miu Miu dahil oldu gibi. Yani hiçbir zaman popülaritesini ya da credibility’sini eksiltmemiş olsa da Raf’ın fotoğrafa girmesiyle Miuccia’nın da Miu’ya daha çok kafa patlatmaya başlaması bazı şeylerin shift etmesini sağladı.
Neyse konumuz bunlar değil de couture zaman.
Ama bir noktada sanırım sadece tek bir sezonda Daniel’ın Schiaparelli’de artık sıkmaya başladığını hissettiğim bir an vardı. Miğfer gibi altın büstler sebebiyle nereye kadar be adam demeye başlarken sonra neyseki yolundan şaştı. Alien filmlerinin bir defileye taşındığı ilk koleksiyon elbette bu değil, ama şimdiye kadarki en iyisi olabilir mi? ATIK TEKNO PARÇALARDAN TASARLAMAK… PEOPLE DIEDD!!!!! Top Gun soundtrack’iyle defile kapatmak. BAKIN BEN BUNLARLA HEYECANLANIYORUM.
Schip koleksiyonunda en çok sevdiğim şey, açılış look’unun geri kalanında ne göreceğimiz konusunda spoiler vermemesi. Biraz lolita, biraz dominatrix emmanuelle beart-vari bir açılış look’undan NERELERE…..


Jean Paul Gaultier’de her sezon konuk bir tasarımcı geliyo couture koleksiyonu yapmak için. Papağan gibi her defasında aynı şeyi söylemekten çekinmeyeceğim ama bir tasarımcının, daha hayattayken ve artık tasarlamak için yaşam enerjisi yoksa markasını tek bir kişiye emanet etmektense her sezon farklı bir ismi “artist residency” şeklinde Paris’teki atölyelerine davet etmesi moda dünyasında bugüne kadar yapılmış EN COOL HAMLELERDEN BİRİ. Ve bu yüzden AZ Factory’i de daha çok konuşmamız gerekiyor, ama neyse.
Sanırım kolektif olarak/internetin bu işbirliklerinde favori ismi Glenn Martens. Martens sadece efsane bir koleksiyon yapmakla kalmadı, doğru zamanda doğru yerde sundu koleksiyonu. Kendi markası herkesin dilindeyken, Diesel’de yapacaklarını görmek için sabırsızlanıyorken bir de couture yapabildiğini gösterme becerisi tam bir GÖVDE GÖSTERİSİYDİ. (Kişisel olarak Hadier Ackerman’ın yaptıklarına daha çok yükselmiş olabilirim bu arada, ama pek emin değilim.) Simone Rocha, bu seferki koleksiyonun tasarımcısıydı. Yine kolektif olarak Instagram canlı yayını bittiğinde Twitter’a düşen yorumlar aynı şeyi söylüyordu. İki distinct ve farklı sesin tek bir koleksiyonda kusursuz bir şekilde nefes alabilmesi. Bu koleksiyon üçüncü bir tasarımcı tarafından yapılmış olsaydı mesela herkes şu yorumu yapabildi, Simone Rocha ve JPG etkisi çok fazla. Rocha, artık popüler kültürde kendisine yer edinmiş JPG motifilerini copy paste etmek yerine bu fikirleri Simone Rocha tasarlasaydı ortaya ne çıkardı sorusunun peşinden gitmiş gibi. Fonda yer yer PEMBE MEZARLIK çaldığına yemin edebilir ama ispatlayamam. Modellerin elinde güller, goth ve pembe! Bu hafta gördüğümüz en iyi koleksiyonlardan biriydi kesinlikle.
Oturduğunuz yerden defile izlerken iki şey hissedebilirsiniz. Biri: OHA BU NE, DAHA FAZLASINI GÖRMEK İSTİYORUM, SIRADAKİYLE ÇILDIRALIM. İkincisi daha kaç tane look var, ne kadar sürer bu bakışı.
Neticede Margiela, Schiaparelli, ya da bu Simone Rocha anları için yaşıyoruz. Belki iyi bir şeyle karşılaşırız da ÇILDIRIRZ diye, 15 dakikalığına her şey durur ve dünya güzelleşir diye şovları bir bir check ediyoruz. Ama sanırım yıllar sonra sorulacak o soru şu olacak MARGIELA SS 24 HAUTE COUTURE DEFİLESİNE KATILDIN MI? KATILMADIYSAN DAHA ÖNEMLİ NE YAPIYORDUN Kİ? (Yani bu sorular bize değil, “elite” fashion circle için. Ya da Dior, Chanel övüp geçen editörler için…)
Haftanın bir diğer favorisi, yine kolektif favorisi ROBERT WUN oldu. John Galliano kolekiyonunu izleidkten sonra Wun’da bir şeylerin eksik olduğunu fark ediyorsunuz mesela. Kıyafetler şahane, hikaye var, ama hikaye bir context’te damara basar cinsten sunulmadı. BİR DE YAZMADAN GEÇEMEYECEĞİM ŞEY ŞU. DİLARA FINDIKOĞPLU’NUN YAPMAK İSTEYİP DE YAPAMADIĞI KOLEKSİYON GİBİ. Ya da online’da gördüğüm vs EVE GELEN!
Fendi’de KİM JONES’UN BUGÜNE KADAR YAPMIŞ OLDUĞU EN GÜZEL KOLEKSİYONU GÖRDÜK. GREAT GOWNS, BEAUTIFUL GOWNS, OSCAR’DA ÜNLÜ GİYDİRMEK İÇİN YARATILMIŞ GOWNS… (Aynı şey Valentino için de geçerli.)
Daha fazlasını yazmak için biraz yoruldum ya da sıkılmış da olabilirim emin değilim ama MISS SOHEE hakkında da bir ara konuşmamız lazım o ayrı ama bir. de VALENTINO VAR Kİ, COUTURE EVENING DRESS VE ONUN ÜSTÜNE COUTURE PARKA GİYDİRMEK!!!!! OF İŞTE BAYILDIĞIM ZEKA PIRILTILARINDAN VERY NEW YORK AND SARAH JESSICA PARKER CODED YA DA AUDREY HEPBURN SATC’DE OYNASAYI!




Speaking of snubs at OSCARSSS…. BU ARALAR SADECE JENNIFER LOPEZ’İN HUSTLER ROLÜYLE Oscar’a aday olamayışınu düşünürken yeni Amazon filmi öncesinde, honestly ONUN DA NE OLDUĞUNU BİR TÜRLÜ ANLAYAMADIM, COUTURE WEEK’E BİR GİRİŞ YAPTI Kİ….
Bunun dışında tabii ki ZENDAYA VE HUNTER, RIHANNA VE NATALIE PORTMAN, RIHANNA VE GLEN CLOSE İNTERAKSİYONLARINA GİRMİYORUM BİLE. ÇÜNKÜ ERİDİM BİTTİM. BİR ŞEY DİYEMiYORUM. SADECE VERY IMPORTANT DİYORUM VE BU KONULAR HAKKINDA DAHA ÇOK KONUŞMAMIZ GEREKTİĞİNİ DE BİLİYORUM.
Haftanın fotoğrafı
98. kez aynı şeyi yazacağım ama Paul Mescal’in gündemde olduğu hafta başka bir “haftanın fotoğrafını” seçme lüksüm yok.
bir de gelecek haftalarda deadline’larla boğuşacağımdan newsletter yollama sıklığımda değişiklikler olabilir. okuduğunuz için teşekkürler!

